14 Şubat 2012 Salı

BEN BU ŞUBAT TAN KORKMAYA BAŞLADIM ARKADAŞ..

Devletin bir birimi diğerine basına yansıdığı gibi ve o ölçüde karşı çıkıyorsa ortadaki durum nasıl anlatılır bilmiyorum..Bugün kürsülerde  hala statükocu devlet yapısını savunanlar bu ülkeyi nasıl dönüştürecekler...Askeriyede ve Emniyet teşkilatında hala bu dönüşümün Kürt Sorunu çözülmeden gerçekleşeyemecegini kabullenen bir zihnıyet ve kadro var...Buna karşılık hükümet onların baskısından kurtulmak ve olayları sivil bir kapsama taşımak için MİT'le işbirliği yapmaktaydı. Nitekim askerin elindeki dinleme aygıtlarının MİT'e kaydırılması önemli bir göstergeydi, başlı başına bir tercihti, tavırdı, tutumdu. son olayların odak noktasında yer alan KCK operasyonuna da ışık tutuyor. MİT'in KCK'yı kontrol ettiğinin çok açık olduğu bu aşamada Emniyet'in o örgüte dönük sürekli baskıları, baskınları, tutuklamaları MİT'le Kürt kesiminin, dolayısıyla o sorunu nihai olarak sonuçlandıracak sivil otoriteyle Kürtlerin arasını açacak mahiyettedir
Şimdi yargı marifetiyle varılan nokta arasındaki uçurum insanı hayretten donduruyor. Ama ne yapalım ki böyle. Türkiye'de o derin devlet ve onun iktidar oyunu içinde sürekli olarak değişen kompozisyonu böyle bir baltalamayı göze aldı. Bütün bu nedenlerden ötürü hâlâ devam eden ve bir "güç gösterisi" olan bu girişimi bir darbe girişimi olarak değerlendirememek ve bunun hükümete olduğu açıkça bir  gizli girişim yapıldığını görmemek büyük hata olur kanımca..

.Bu şubat ayından korkmaya başladım ben ...28 şubat süecinin halk üzerinde ki tepkisi açıktı..ancak ülke demokrasisinden çok şey götürdüğü de aşikar.Umudum odur ki tüm bu olumsuzluklara rağmen ÜLKEMİZ DEMOKRASİ si bu parlementer dönüşümü başaracak HALK desteğine sahiptir.